Mehmet CANTÜRK

 

Onbeşgün sonra sefarete geldim. Sekreter Kaya Toperi ve Başkâtip Hayati Bey cevabın henüz gelmediğini ve beklediklerini söylediler. Sefaretten telgraf cevabını almak için haftada 3 veya 4 defa uğradık. Her gittiğimizde sefir cevabın gelmediğini, sıkıntılarımızın olup almadığını sorar dertlerimizi dinledikten sonra bizi gönderirlerdi. Bu durum yaklaşık bir yıl sürdü. Sürenin uzamasından sonra sefarete gidip gelişlerimizde seyrekleşmişti. İş yerimi kapatıp eve döndüğümde Konsolosluktan dört kişinin gelip ertesi gün Konsolosluğa uğramamı söylemişler. Ertesi gün erken saatlerde Konsolosluğa gittiğimde Kaya Toperi kapıda "Gözünüz aydın 170 aile kabul edildi" dedi. Konsolosluk binasında bu 170 ailenin ikamet ettiği yerleri tesbit ettik ve adreslerini belirledik. Kabil dışında ikamet eden hemşerilerimize haber verme sorumluluğunu bana vermişlerdi. Mali konuda yardımcı olacaklarını söylediler. Derhal diğer vilayetlerdeki hemşerilerimize mektup,  telefon,  telgraf yolu ile haber vermek için çalışmaya başladım. Haber alan ve Türkiye ye gitmek isteyen hemşerilerimiz Kabil İl sınırları içinde yerleşmeye başladılar. Gelen ailelerin listelerini anında sefaret yetkililerine ulaştırıyordum. Bu sırada Kabilde Çin, Rus, Amerikan elçilikleri Türkiye aleyhine propagandaya başladılar.

"Türkiye de din yok, Ezan ikamet duymazsınız her gün hastaneden 20 ölü çıkar ölüm sebebi gıdasızlıktır. Kadınlar anadan üryan gezerler, yaşlılar sakalıyla sarığı ile gezemezler v.s." gibi halkı kışkırtmak maksadıyla propagandaya başladılar. Amerikan elçiliği Kanada’ya her sene belli sayıdaki nüfusu (senede 35 kişi) götüreceklerini, Ruslar ise belli süreler belirleyerek üçer veya dörder aileyi Rusya’ya götürebileceklerini beyan etmiştir. Çinliler ise bizlerin hür dünyaya çıkmamamız için ellerinden gelen her türlü maddi, manevi, siyasi baskı yolunu seçmişlerdi. Bu kampanyaların neticesinde cemaatimizde bölünme oldu. Çoğunluğu Mekke, Medineye mukaddes  topraklara     gitme   arzusunda idi. Bu görüş zamanla ağırlık kazandı. Bu konuyu Kabilde bizlere el ayak olan her derdimize koşan "Habibullah Adem" isimli zata ilettik " çok güzel fikir eğer olursa bende geleyim. Arabistan Konsolosluğuna gitmemiz gerektiğini söyledi. Birlik¬te Konsolosluğa geldik. Yetkililerle görüştük derdimizi yetkililere anlattı. Yetkililer bizleri her yıl haç mevsiminde dört ailenin alınabileceğini toplu halde alamayacaklarını beyan ettiler. Konsolosluktan ayrıldık cemaatimizi bir evde topladık. Habibullah bey "Gördüğünüz gibi toplu halde gidemezsiniz. Eğer toplu halde gidebildiğiniz takdirde Doğu Türkistan davasını pankartlar halinde beytullahın duvarlarına asarak anlatabilirseniz gidin, aksi taktirde Allah (cc) indinde vebalden sorumluluktan kurtulamazsınız. Sizler için davanız için en hayırlısı Türkiye’ye gitmek eğer kabul ederlerse bende gelirim" dedi .Cemaatimizle yaptığımız irtişare toplantısı neticesinde Türkiye’ye gideceğimize karar verildi. Bu sırada Cidde’de bulunan Tayvan Büyükelçiliğinden 170 ailelik form ekte bir yazı içeriği ise (bu formları doldurarak gönderdiğimiz taktirde Saudi Arabistanda Tayvan (Cankey-şek) pasaportu ile yaşayabileceğimizi bildirdiler.

Bu hususu Habibullah beyin önerisi ile İstanbul'da bulunan liderimiz M.Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin beye aynı gün içerisinde mektupla haberdar edildiler. 15 gün içerisinde her iki liderimizden cevaben mektuplarını aldık. Gelen mektupları Habibulluh beye farsça olarak

anlattım her iki mektubun içeriği şöyle idi "Çin pasaportu ile ben bir Çinliyim diye Arabistan’da yaşamak istermisiniz yoksa ben bir Müslüman Türk'üm diye Türkiye demi yaşamak istersiniz bizler bu konuda tercihi tamamen sizlere bırakıyoruz karar sizin" Habibullah bey dinledikten sonra "İşte liderler ve liderlik vasıfları Türkiye’ye gidin ve onların yollarından ayrılmayın" tavsiyesinde bulundu aynı gün cemaatimize bu konuşmaları ve mektup metinlerini anlattık. 

Hep birlikte Türkiye’ye gitmek üzere fikir birliğine varılmış oldu. Afganistan’da kalmak isteyen 6 aileye olanları anlattıktan sonra Türkiye’ye gitmeye razı oldular ve listeye ekledik. İki gün sonra sefarete gittiğimde Kaya Toperi yakamı toplayarak "liste veriyorsun senden sonra gelerek bizim bilgimiz dışında adımız yazılmış diyerek isimlerini sildiriyorlar bizimle oyunmu oynuyorsun?" dedi. Bende diğer Konsoloslukların yapmış olduğu propaganda kampanyalarını anlattım. Kaya Toperi "neden bize bu olanları anlatmadın niçin bizi bilgilendirmedin" diyerek yakamı bıraktı Türkiye’ye gitmenizi geciktirmek bizim elimizde elinden geldiği kadar 170 ailenin tamamını göndermeye çalış" dedi. Bu görüşmeden sonra yapmış olduğum temas ve sohbetlerden sonra 71 aile yaklaşık 5 ay sonra Türkiye’ye gitme konusunda kesin karar alınmış oldu.

(Sürecek)

  • Etiketler: Kaya Toperi.Hayati bey.Kabil Afganistan