Çin, 1875 senesinde Doğu Türkistan'a 82 tabur asker sevk etti. Bu kuvvetlere karşı Yakup Beğ kademeli bir savunma hattı kurdu. Ancak çok üstün durumdaki düşman, bazı şehirleri ele geçirdi. Bu sırada Yakup Beğ vefat etti. Bu olay Doğu Türkistan kuvvetleri üzerinde kötü bir etki yaptı. Bundan yaralanan Çinliler hücumlarını daha da arttırdı ve 1876 yılının sonunda bütün Doğu Türkistan'ı bir kere daha işgal ettiler. Halka gözdağı vermek için, 10 binlerce Türk'ü, Yakup Beğ'in hanımını, oğullarını, torunlarını kılıçtan geçirdiler. İleri gelen devlet adamlarından, subaylardan 1166 kişide aynı akıbete uğradı. Yakup Beğ'in cesedinin mezardan çıkarılıp yakıldığı söylentisi bütün Doğu Türkistan'a yayıldı. Çin, bu defa Doğu Türkistan'ın tamamı topraklarına ilhak etti (1884). Doğrudan doğruya bir Çin eyaleti haline getirilen bu öz Türk yurduna Çince Shin Chiang (yeni toprak) adı verildi. Bu dönemdeki Çin yönetiminin uyguladığı idare tarzından göze çarpan başlıca özellikler şunlardır: Büyük bir soykırım hareketine girişildi. Yakup Beğ zamanında Türk mimarisine uygun bir şekilde yapılmış bütün binalar yıkılıp yerlerine Çin üslubunda binalar yapıldı. Doğu Türkistan'ın adı değiştirildiği gibi, yüzlerce, binlerce yıllık şehirleri de Çince isimler konuldu. Doğu Türkistan Türkleri Çince okumaya ve Çinlilerle evlendirilmeye mecbur tutuldu. Genelev, meyhane, kumarhane gibi yerler açılarak Doğu Türkistanlıların ahlakları bozulmaya çalışıldı. Doğu Türkistanlıların milli gururlarını kırmak için, Müslüman Türkler, rütbesi ne olursa olsun bir Çinlinin karşısında ayağa kalkmak veya atından inerek saygı göstermek zorunda bırakıldı. Karşı koyma ruhunu öldürmek için, Çinli memurlara çok geniş yetkiler tanındı. Bunlar, Doğu Türkistan'lıyı istedikleri zaman tutuklatabilir, cezalandırabilir, gerekirse öldürebilirdi. Rütbesi ve mevkii ne olursa olsun bir Doğu Türkistanlı, sorguya çekildiği sırada kaymakamın önünde diz çökmek mecburiyetinde idi. Çok ağır vergiler ve para cezaları konuldu. Küçük bazı memuriyetler akıl almaz fiyatlarla satışa çıkarıldı. Böylece Doğu Türkistan halkı dehşetli bir şekilde soyuldu. Halkın altın, gümüş, mücevher gibi varlıkları, teminatsız kağıt para karşılığında alındı. Madenler parasız olarak Çin'e taşındı. Çinli tüccarlara her kolaylığı sağlandığı halde, Doğu Türkistanlıların ticaret yapmaları engellendi. “Türk” ve “Türkistan” kelimelerinin kullanılması, gazete, dergi çıkarılması, Türkiyeden ve İslam Ülkelerinden gazete,kitap getirilmesi yasaklandı. Halkın hastalıktan kırılması için hastane kurulmadı. Türklerin birbirlerine tıbbı ve sosyal yardımda bulunmaları engellendi. Çocuk hastalarından binlerce bebek öldü. Bu dönemden kalma mezarlıklarda, büyüklerden çok küçüklerin mezarları bulunmaktadır. Yapılan bütün binalarda Türkler ücretsiz, yemekleri dahi kendilerine ait olmak üzere, ırgat gibi çalıştırıldı. Bütün bu zulümlerin sonunda, bir zamanların ileri ve mamur ülkesi Doğu Türkistan, yoksul, bakımsız, harap bir hale geldi.

  • Etiketler: