AbdurrahimÖtkür’ünŞiirleri (11) (
Dr.Hülya Kasapoğlu-Çengel
T A R I M
Ey dertliler yatağı Tarım! Hayatın ilk kaynağısın,hayatın doğduğu an gözünü açtığı ocaksın.Hayat seninle ilk defa dile gelmişti.Yok,yanıldım ,Hayat seninle doğdu,seninle gelişti,seninle yaşadı,seninle tanındı…
Ey Türklük ocağı Tarım! Geçmişimin yaratıldığı ırmak,geçmiş tarihimin yazıldığı yurt…Ta ilk senelerden başlayıp geçmişin düşünceli gözünden damla damla akan sıcak ‘’gözyaşı’’sın..Geçmişimin yekünü de sen,düğümü de sen !
Sen canlının bulağısın,geçmişimin ocağısın.Sen canlıyı hürce büyüten,soğuk-kırağından koruyan şefkatli anasın;ananın sıcak ve geniş kucağısın…Ananın ak sütü gibi paksın ve kutsal sevgisisin.Anadan ulu,kutsal isim yoktur.Bundan başka ad da sana yaraşmaz.Sen gerçekten hayat anasısın!
Ey Tarım ! Sen derin ve samimi bir merhamet bulağısın.Senin adını yad etmek insan için kutsal bir bahttır:Senin bu güzel ismin,bu güzel görünüşün insan için ezeli bir merhamet ortaya çıkarır.Zaten,hayat seninle sadece senin koynunda merhamet yüzünü gördü ve mutluluk meleğin altın saçından öptü…Sen insan kalbine ana sütü gibi pak duygular vermiştin…Bunun için de insan seninle damarına kan,kalbine vicdan,ruhuna iman bulmuştu.
Ey Tarım ! Sen canlının saadetisin.Canlı seninle bahtiyardır.Kış seninle bahardır.Sen gerçekten baht ırmağısın.Nazik ve duygulu her yüreğin ebedi ilhamcısısın …
Ey gözyaşım Tarım ! Hatırla o uzak geçmişi…Bütün alemi,altın gibi çınlayıp kibir ve gurur ile müdafaa eden sen değimliydin?Yeryüzüne ilham nurunu saçan ‘’bilgi güneşi’’sen değimliydin?İnsanlığı uyandıran ‘’gür ses’sen değilmiydin?
Kimin haddiydi, sana sert sert bakmak Kimdi o,seni bulup darmadağın aktırmaya cesaret edebilecek?Kimin haddi?Yürekli evlatlarının ana sütü gibi pak,çocuk gibi ak vicdanı,suçluları kötü kaderiyle baş başa koyar mıydı?Kevser suyundan damla emen dalgalı yürekler,tıpkı senin duydun gibi ak vicdanları önünde hangi suçları işleyip hangi hıyanetleri gizleyip durabilirdi?Evladının damarındaki kanı tepip çıkan ‘namus’her çirkinliğe yol verirmiydi?Hiç…Asla mümkün olmayacak iş !
Hatırla şanlı zamanlarını!? Kimin haddiydi,senden şefkatini esirgemek,yüzünü çevirmek?
Tefecilik,nankörlük edebilecekler kimdi?
Hatırandadır belki insanlık için doğan ‘’dilci’’oğlun Mahmud’un Dicle’de iken ta ki son nefesine kadar ‘’Kaşgariyim’’parolasını bağırdığı?Yeryüzünün cenneti saltanat merkezi olarak adlandırılan Bağdat ‘’dilci’’oğlun Mahmud’un yüzünü ne zaman senden azıcık çevirebilmişti?
Hatırandadır belki,insan aklının canlı yekünü filozof oğlun Yusuf Has’ın ‘’Türklük’e iman edip namus ile ta son nefesine kadar seni hatırladığı?Onun aklı,vicdanı,yüksek bilgisi ve ilhamının coşkun bulağı sen değil miydin?
Hatırındadır belki,’’Şeyh’’oğlun Ahmed Yesevi…Tanrının aziz kulu Hoca Ahmed’in şöhretli sergüzeşti.Şeyh’in arş ile söyleşirken onun parlak bayrağı,sönmez ışığı,istediği cenneti yalnız sen değil misin?
Hatırla o günleri ! Kimin haddiydi namusunu çiğnemek ?Hangi hanın haddiydi sana saygı göstermemek?Hangi beyin isteğiydi sana kulluk etmemek?Senin koynunda mağrur yaşayacak hain,hangi haindi?Kimdi o,senin cihanını titreten gurur ve saltanatından çekinmeyecek?
Ne kadar kötü idi.Kısacası ‘’Hakan’’oğlun Satuk Buğra Hanın polat kılıcından korkmamak?Ne kadar kara yüreklilik,alçaklık idi,senin suyunu bulandırmak?Hiç…hiç..
Ey gözyaşım Tarım! Sen geçmişimin sıcak göz nemisin;uzak geçmişimin en son kanlı dersisin.Senin bu heybetli isminin özü bir tarih,bir derstir…
Bugün senin Kaşgar kızının sümbül saçı gibi örüm örüm olup dağınık cilveyle ümitsizce bakıp ses çıkarmadan akışın neleri anlatmaz?
Öksüzler gibi kederlenip garipler gibi duruşun kimi,hangi yüreği sonsuz hayal denizine atmaz?Hangi yüreği dertlendirmez?!
Senin çehrene ne zaman baksam,daima safran yutup kan kusmaya mecbur oluyorum !
İşte,senin çehreni kaplamıştır masum kurbanların kanlı gölgesi…İşte,ruhumun boğar,kalbimi kırar tarihimin görmediği horluk,uğursuzlukların yabani şulesi…Hançer gibi göğsümde durur masum çocukların iniltisi;mazlum kızların gece boyu çektiği figan ve inilti…
Göz yaşım Tarım:Mazlumlar,öksüzler,yoksulların göz nemi!Sonsuz çöller içinde sahipsiz kalan masum kuzum;kanalsız kalan öksüz sular gibi tarım tarım akarsın.
Kalbinden çehrene fırlayıp çıkan safran sarılıklar odur,iyi biliyorum,bir hicran işareti.Ümitsiz akışın odur,iyi biliyorum,muhakkak bir öksüzlük duygusu…Ah gözyaşım Tarım!geçmişte de böyle ümitsiz bakıp karma karışık bir halde öksüzler gibi ses çıkarmadan kederlenip akar mıydın?Yok,yok;asla!
Ne zaman dağıldın,pes;çiğnenmeye başladın,horlanmaya başladın..Her çirkin ayak altında namussuzlarca ezildin;hayvanlar gibi horlandın.Yazık,kendimiz seni dağıttık,doğrusu dağıttırdı.Öz elimiz ile seni boğduk veya boğdurdu…Namus, şeref ve şanın ile seni çirkin felaketlere duçar ettik veya ettirdi…İşte şimdi sen garipler gibi ses çıkarmadan akarsın.Bütün çirkin cinayetlere,horluklara,uğursuzluklara karşı ‘’zincirlenmiş arslan’’sın.Dalgan yok,coşkun yok.Sonunda kendimiz ayıplıyoruz;ah bu bir cinayettir!
Sıcak gözyaşım Tarım ! Tekrar soruyorum !
Hani senin bahtiyarlık günlerin?Hani sana Tanrı’nın verdiği hak,hukuk?Hani senin pak duygun,parlak bahtın,neşen,tahtın,namusun?Hani seni halden kurtaracak yeni ruhlu evladın?
Hani,bu cinayetlere son verecek dalgan,coşkunluğun?
Ey dertlilerin gözyaşı Tarım! Lanet senin namusunu çiğneyen bütün çirkin ayaklara
Lanet seni namussuzlarca dağıtan bütün çirkin ellere !
Lanet senin için ağlamayan ‘’kör’’gözlere !
Lanet senin için konuşmayan ‘’peltek’’dillere !
Lanet senin için titremeyen ‘’satılmış’’vicdana !
Lanet senin için kaygılanmayan ‘’ruhsuz’’insana !
Lanet senin için yazılmayan ‘’alçak’’destana !
Ey dertliler yatağı Tarım! Sevgili ismin bize ruh ve candır…Her damlan damarımıza kandır.Kaynar bu kan,taşar bu kan,Ayrıca sen bizim için güçlü dermansın.Sıcak kanımız damarda kaynarken doğacak evladın,başlayacak devranın…
Çok geçmeden pek yakında geçmiş tarihim tekrar yazılacak!Yazılacak!
17.01.1948
Urumçi
*Abdurrahim Ötkür’ün Şiirleri (11) kitabından ölümünün ( 10.Yılı ) anısına adanmıştır.
- 1693 defa okundu.